İLGİNÇ BİR HİDAYET ÖYKÜSÜ
CATHERİNE
DELORME Sicilyalı heykeltraş bir babanın çocuğu olarak
1901'de doğdu.Çocukluğu Cezayir'de geçti. 1.Dünya Savaşı
sırasında Fransız bir doktorla evlendi. Eşinin tayini
üzerine Tunus'a gitti. Müslüman olduktan sonra
Hidayetullah ismini aldı. Hidayet öyküsü -kendi
anlatımıyla-:
"Tunus'ta
iken İslamiyete duyduğum alakadan dolayı müslüman
ailelerle yakınlık kurdum. Fakat İslam ile ilgili
sorularıma tatminkar cevaplar alamadım.
Birgün
dostluk yaptığım fakir müslüman bir ailenin kızı bana
islami kadın kıyafeti giydirdi. Aynaya baktım,
kıyafetimi çok beğendim. O gece rüyamda Kabe'ye
gittiğimi gördüm. Rüyamı tabir eden müslüman hanım; "Bir
gün mutlaka hacca gideceksin"dedi.
Birgün
küçük bir sokaktaki mütevazi dükkanında, sanki bu
dünyaya ait biri değilmiş gibi duran,derin bir
düşünceyle huzur bulmuş nur yüzlü bir zat gördüm.
Başındaki beyaz takkesiyle siyah sakalı hoş bir görüntü
teşkil eden bu adam, kapalı gözleriyle ve elindeki
tesbihiyle bana değişik geldi. Sanki tanıdık bir
simaydı. Gözlerimi ondan ayıramıyordum. Bakışımı
hissetmiş gibi gözlerini açarak tatlı bir tebessümle
yaklaşmamı işaret etti.
Oturmam
için bir sandalye gösterdi ve; "Sana verebileceğim bir
şey var mı?" diye sordu. Ondan elindeki tesbihi ve
okuduğu duayı öğretmesini istedim. O zat şaşkın halde; "Tesbihi
memnuniyetle veririm ama duayı neden istiyorsun?"
deyince, "Evet ama senin yaptığın duayı benim de yapmama
engel değil ki.. Senin Rabbin benim de Rabbim değil mi?"
dedim. O da; "Doğru. Fakat bu zikir müslümanların temel
inancıdır. Allah başka bütün ilahları reddeder. "La
ilahe illallah" şehadetin 1.kısmıdır. Kalbden
söylendiğinde İslamiyete girilmiş olunur" dedi.Bunun
üzerine ben;"Şu halde diyebilirim ki,ben her zaman
müslümanmışım. Çünkü daima tek Allah'a inandım" dedim. O
zat devamla; "Şehadetin 2.kısmı yalnız İslama
mahsustur.O da ;"Muhammed (s.a.v) Allah'ın Resulüdür.
Hz.Muhammed'in peygamberliğine inanmak,Allah'ın
birliğine inanmayı gerektirir. Bu zikri iki kısmıyla
birlikte, istersen öğretebilirim."dedi."Tek Allah'a
nasıl inanıyorsam, O'nun peygamberlerine ve
Hz.Muhammed'in onlardan biri olduğuna inanıyorum" dedim.
Daha
sonra o zat bana abdest ve guslün şartlarını öğretti.
Telaffuzunu öğrettiği zikri 300.000 kere çekmemi
söyleyerek tesbihini verdi. Bu görevi ancak 3 ayda
tamamladım. Sonra
o nur yüzlü zatın yanına gittim.
Tesbihini
alıp, dualar okuyarak kokular sürdü ve bana geri
vererek; "Bugün güzelce abdest alarak yat ve bu tesbihi
yastığının altına koy, bir rüya göreceksin ve ben tabir
edeceğim" dedi. O gece rüyamda, cami gibi bir yerde
Peygamberimizi gördüm. Ben perişan, aç, sefil bir
vaziyetteydim. Beni elini uzatıp yanına çağırdı. Yanına
gidince birden değiştim. Şahane, pırıl pırıl bir
elbiseye bürünmüştüm. O'nun kalbime telkin ettiği
fikirle, benim pek az görülen bir lütfa mazhar olduğumu
anladım.
Ertesi
gün o zatın dükkanına gidip, rüyamı anlattım. Zatın
gözlerinden yaşlar boşandı. Heyecandan güçlükle
konuşarak, "Biz atadan müslümanız. Gençliğimden beri bu
zikre devam ediyorum. Fakat bir türlü tamamlayamıyorum.
Hep yeniden başlıyorum. Dünyada herşeyden çok
Resulullah'ı görmek istiyorum. Bu lütfa henüz nail
olamadım. Sen bir yabancıyken ve dinimiz hakkında hiç
birşey bilmezken bu lütfa mazhar oldun" dedi.
1950'de
Fas'tayken kadıya giderek resmen müslüman olmak
istediğimi bildirdim. Kadı İslam hakkında bilmem
gerekenleri bildirdi. Fakat bana resmi bir belge
vermekten kaçındı. Zira o zaman Fas, Fransız
himayesindeydi ve ben Fransız askeri doktorunun dul
eşiydim. Hacca gidebilmek ve ölünce müslüman mezarlığına
gömülmek için resmi belgeyi almayı arzuluyordum. Bu
isteğime kavuştum.
1951
senesinde Müslümanlığımı resmen tescil ettirdiğim sırada
Fransız sömürge idaresi beni sorgulamadan geçirdi ve
niçin müslüman olduğumu sordu. Ben de; "20 seneden beri
islam dinine girmek istiyordum. O tarihten beri çeşitli
dinler üzerinde çok ciddi araştırmalar yaparak bu karara
vardım. Uzun süre çeşitli engeller sebebiyle kararımı
tatbik edemedim. Hem islam dinine inanıp, hem de
ibadetlerini yaparken hala hristiyan sıfatını taşımak
ikiyüzlülük olurdu. İslamı,ruhi ihtiyaçlarıma daha uygun
buluyorum." dedim..."
- Bu
yazı http://www.sufi.20m.com internet adresinden
alınarak düzenlenmiştir
|