MÜRÎDİN AİLESİ İÇİNDEKİ
ÂDABI
Nikah akdi ile
evlilik kurmuş olan müslüman erkek ve kadın bir vücud
gibidirler. Birbirlerine karşılıklı olarak riayet
etmeleri gereken hakları ve edebleri vardır. Bunlar
içinde farz, vacib, sünnet ve mubah olanları vardır.
Bunlara, derecelerine göre layık oldukları önemi vermek
ve tatbik etmek hem emr-i ilâhî, hem sünnet-i peygamberî
hem tarikat âdabı, hem de saadetleri gereğidir.
Peygamberimiz
fertlerin âdâb ve sorumluluk derecelerini şöyle
belirtiyorlar: "Biliniz ki hepiniz çobansınız ve hepiniz
gözettiğinizden sorumlusunuz. Devlet reisi bir
muhafızdır ve emri altındakilerden sorumludur. Erkek ev
halkının üzerinde muhafızdır, bütün ev halkından
sorumludur. Kadın da kocasının evinin ve çocuklarının
gözetleyicisidir ve onlardan sorumludur. Hizmetçi,
efendisinin malının bekçisidir ve ondan sorumludur.
Biliniz ki hepiniz bir çobansınız ye her biriniz
beklediğinizden sorumlusunuz." (Buhari, Müslim rivayet
etmişlerdir.)
Cenab-ı Hak, evliliği ilâhî sınırlarla emniyet altına
almıştır. Bu sınırlar, huzur ve saadetin devamı için
gereken şartlardır. Bu şartlara uymamak aileyi
yıkmaktır. Kur'an-ı Kerim'de Cenab-ı Hak: "Allah'ın
sınırlarını aşanlar zalimlerin tâ kendileridir." (Bakara
Suresi/229) buyurmaktadır.
Yine:
"İyi kadınlar itaatli olanlardır. Allah kendi haklarını
nasıl korudu ise onlar da öylece görünmeyeni
koruyanlardır." (Nisa suresi/34) buyuruyor.
Peygamberimiz
sallallahu aleyhi ve sellem: "Kadın beş vakit namazını
kılar, bir ay orucunu tutar, ırzını muhafaza eder,
kocasına da itaat ederse cennet kapılarının dilediğinden
girsin" (Mişkatü'i-Mesabih.) buyuruyor.
KADININ
HAKLARI:
Kadının maddi ihtiyaçlarını, maişetini temin etmek
erkeğe aiddir. Bir hadis-i şerifde şöyle buyuruluyor:
"Onlara yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin.
Onları dövmeyin, çirkin demeyin, fena söz söylemeyin. "
(Müslim rivayet etmiştir.)
Cenab-ı Hak buyuruyor: "Kadınlarınızla iyi geçinin.
Onlardan hoşlanmadı iseniz bile... Olabilir ki bir şey
sizin hoşunuza gitmez de Allah onda birçok hayır takdir
etmiş bulunur". (Nisa Suresi/19).
Peygamberimiz buyuruyor: "Mü'min bir erkek, mü'mine
kadınına kızıp durmasın. Eğer onun bir huyundan
hoşlanmazsa başka huyundan memnun olabilir."
İyi niyetli, ülfet edilir insan, kendi zevcesinde
hoşuna gidecek nice meziyetler bulabilir. Ayıp ve hata
aramaya değil, meziyet aramağa bakmalıdır. Marifet
iltifata tabidir. İltifat görmeyen marifet zayi olur
gider.
Yine Nebiyy-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle
buyurmuşlardır: "Kadınlar hakkında birbirinize iyiliği
tavsiye ediniz." (Buhari, Müslim)
Olur-olmaz basit şeyler için kadına darılmak,
konuşmamak dinen yasaklanmıştır.
Aile sırları dışarıya ifşa edilmez. Peygamber Efendimiz
şöyle buyuruyor: "Kıyamet gününde Allah huzurunda en
kötü durumda bulunan kim-selerden biri de aile sırlarını
ifşa eden kimsedir,"(Müslim.) Birbirini garip
tecessüslerle sıkıştırmak üzüntüye sebeb olur. İyilik ve
hüsn-i zan varken kötülüğe, su-i zanna düşmek doğru
değildir. Hele mürid olmuş bir kişinin edeb olarak
iyiliği seçmesi seyr u sülûkünde tekâmülünü gösterir,
huzurunu artırır.
Ailenin dînî bilgilerinin artmasına, ahlâkının
güzelleşmesine calışmak erkeğin vazifeleri arasındadır.
Hanımın hizmetlerini takdir etmek, yorgunluğunu
giderecek söz söylemek, seveceği şeyleri almak, söz
verdiği vakitte gelmek olgun bir müslüman erkeğin
vazifeleri ve âdabı cümlesindendir.
ERKEĞİN
HAKLARI:
Cenab-ı Hak, "Erkekler, kadınlar üzerinde
hâkimdirler" buyuruyor. (Nisa Suresi/34). Allah'ın bu
fermanı, erkeğe bazı kabiliyetleri kadına verdiğinden
üstün olarak ihsan etmesinden dolayıdır. Bu sebeble eve
hâkim erkekdir. Ailede sorumlu odur. Böyle olunca kadın
erkeğin şeriat dahilindeki her emrine itaat etmeğe
mecburdur. Kadın, nafile ibadetlerini bile erkeğinin
izni dairesinde eda edebilir.
Aralarındaki işleri müşavere, ülfet, ünsiyet,
muhabbet, nezâket, hulâsa edeb dahilinde idare ederler.
Kadın, kocasının bir parçası, hayat arkadaşı, huzur
ve rahat vesilesi, sevgi ve şefkat kaynağıdır. Bu
bakımdan birbirlerini tamamlarlar.
Kadın, evinin düzenine, temizliğine, çocuklarının
bakım ve terbiyelerine, yemelerine, giymelerine dikkat
eder. Bu nezaket ve dirayetini güzel halleriyle kocasına
göstermeye çalışır ve bunu ihmal etmeden devam ettirir.
Kocasını her gün karşılamada, yolcu etmede ve onunla
konuşmasında asalet ve necabetini gösterir.
Yorgun gelen aile reisini evine bağlamak,
dinlendirmek, yuvasında mutlu etmek, kendi hizmet ve
emeğini ona hissettirmek müslüman kadının şiarıdır.
Bunun aksini yapmak kadın için dünyada ve ahirette
hüsrandır. Hadis-i şerifde Peygamberimiz, "Hangi kadın
zaruret olmaksızın kocasından boşanmak isterse cennet
kokusu ona haramdır" (Mişkatü'i-Mesabih) buyuruyor.
Ancak dört
mühim şey boşanmaya mecbur kılar:
1-İslâm dininden çıkmak,
2- Cinnet getirmek,
3- Evlilik hayatı için tehlikeli olan önemli ve
bulaşıcı bir hastalık veya aile hayatını devam
ettiremeyecek bir noksanlık bulunması.
4- Zina ettiğinin kesin delillerle isbat edilmiş
olması.
Bunlardan biri veya birkaçı iki tarafdan birinde
bulunursa diğer taraf haklı olarak boşanma taleb eder.
Bunlardan başka işlerde basit bir münakaşadan dolayı
boşanma taleb etmek caiz değildir. Allah'ın takdirine
karşı gelinmeyecek, ıslahına çalışılacak, sabırla büyük
ecre nail olunacaktır.
Evlilikde karşılıklı sevgi ve cazibenin devamı için
gereken şeyleri ihmal etmemelidir. Aile yuvası, insanın
rahatı, huzuru ve seadeti için kurulur. Bunları bozacak
hallere, huzuru kaçıracak durumlara meydan vermemek
lazımdır. Birbirlerine uymaya, birbirlerini tamamlamaya
Hakk'ın verdiğine razı olmaya azmetmelidirler.
Erkek ve kadının ana ve babalarının hakları birdir.
Erkek, kayınvalide ve kayınpederine, kadın da
kayınvalide ve kayınpederine kendi ana ve babaları
derecesinde hürmet, muhabbet ve itaat göstermelidirler.
Din ve asalet bunu gerektirir.
Bu hal, "ana-babaya iyilik" olarak Allah'ın rızasını
kazanmaya vesile olduğu gibi seadetin devamına da esas
olur.
Yıkılmaya yüz tutmuş nice yuvalar ana ve babalara
itaat sayesinde yeniden yapılmış, mutlu bir yuva
olmuştur.
Bir aile için günlük riayet edilecek edebler:
1- Her işinde İslâm'a uygunluğu gözetmek.
2- Nezaket ve iltifatla konuşmak.
3- Kadının meziyetlerini bazan kendine, bazan
yakınlarına söylemek.
4- Münakaşa etmemek.
5- Kırıcı, üzücü söz söylememek.
6- Birbirlerinin akrabalarının aleyhinde bulunmamak.
7- Komşu haklarına riayet etmek.
8- Birbirlerini ilgilendiren işlerde istişareye önem
vermek.
9- Çocuklarının İslâmî terbiyeleriyle her gün meşgul
olmak. Evde dînî ve ahlâkî bir kitaplık kurmak. Dînî
bilgilerini, siyer ve İslâm tarihini beraber okuyup
anlamaya önem vermek.
10- Sohbetlere davet etmek. Sohbette edinilen
bilgileri eve aktarmak.
11- Sohbet arkadaşlarına halisane hizmet etmek.
Çocukları sohbette bulundurmak ve hizmet ettirmek.
- Bu yazı
Muhammed b. Abdullah el-Hânî'nin
ADABisimli kitabından derlenmiştir. Yayınevi: Erkam
|