Gece ve gündüz süreleri bizimkilerden farklı olan
kutuplarda namaz ve oruç vakitlerinin nasıl tespit edileceği hususu,
İslam alimleri tarafından müzakere edilerek neticeye bağlanmıştır. Buna
göre kutup dairelerinde ibadet vakitleri "fetva" ve "takva" diye ikiye
ayrılır.
Birincisi; İbadet ancak vakitle farz olur. Vakit girmeyince,
ibadet farz olmaz. Bu itibarla kutuplarda bulunan insanlar, ne kadar
uzun günde olurlarsa olsunlar, sadece o günün namazını kılarlar ve bize
göre bir ay kadar uzun yada daha fazla olan bir zaman için, bir günlük
ibadet yaparlar. Fıkıh ilminin bir kaidesi "Namazın bir sebebi, vaktin
girmesidir. Vakit girmeyince sebep ortadan kalkar. sebep olmayınca da
müsebbeb (yani namaz) da olmaz " hükmüdür.
Bu hükümden dolayı kutuplarda yaşayanlar hangi vakte rastlarsa,
o vaktin namazını kılarlar ve geriye kalan vaktin gelmesini (ne kadar
uzun olursa olsun) beklerler bu fetva tarafıdır. Bununla amel ederler,
kendilerini mesuliyetten kurtarmış olurlar.
Kutuplarda namaz konusundaki "takva" hükmü ise şudur:
kutuplarda uzun gün, uzun gece yaşayan insanlar, ibadet vakitlerini
kendilerine yakın normal vakitli mıntıkaya bakarak tespit ederler. Yani,
kırk beş derece enlemindeki normal vakitli bölgelerin namaz vakitlerini
esas alırlar. Onların ibadet vakitlerini kendileri için de ibadet vakti
kabul ederek, yirmi dört saat içinde beş vakit namazlarını kılarlar. Bu
takdirde bizden farklı durumları olmaz.
İslam alimlerinin bu ikinci hükmü takva hükmüdür. Ayrıca şu
noktayı da açıklığa kavuşturmak yerinde olur ki, bütün İslam ülkeleri,
vakitleri normal olan kırk beş derece enlemi içerisindedir. |