YESEVÎLİĞİN İLK DÖNEMİNE ÂİD BİR RİSÂLE: MİR'ÂTÜ'L-KULÛB - NECDET TOSUN*
1. Hüsâmeddîn Hüseyin b. Ali Sığnâkî (ö. 711/1311) . en-Nihâye adlı fıkıh kitabıyla bilinen ve Halep'te medfûn bulunan meşhur Hanefî fakîhi Hüsâmeddîn Sığnâkî, Ahmed Yesevî'nin terceme-i hâlini ve menkıbelerini bir risâlede toplamıştır. Muhtemelen h. VII. asrın sonlarında kaleme alınan bu risâle, Yesevîlik ile ilgili en eski eserlerden biridir. Lemehât ve Huccetü'z-zâkirîn gibi eserlerde Sığnâkî'nin bu risâlesinden istifâde edilmiştir . Risâle-i Hüsâmeddîn es-Sığnâkî'nin bir nüshası Taşkent'te Özbekistan Fenler Akademisi Şarkiyat Enstitüsü Kütüpnânesi'ndedir (nr. 11084, vr. 1b-3a). Farsça ve üç varak tutarında olan bu küçük risâlede, Ahmed Yesevî'nin (ö. 562/1166-7) Şeyh Şihâbeddîn Sühreverdî'den (ö. 632/1234) icâzet aldığı, Yesevî'nin sohbetiyle 12.000 pâdişahzâdenin velâyet makâmına ulaştığı gibi mübâlağalı ve tenkîde açık ifâdeler bulunmaktadır. Zîrâ Sühreverdî'nin h. 539 (1145)'te doğduğu düşünülürse , o henüz 23 yaşında bir genç iken Ahmed Yesevî'nin vefât ettiği ortaya çıkar. Yine de, kadîm bir risâle olduğu için istifâde edilecek birçok yerinin olduğu muhakkaktır. 2. Hazînî Ahmed b. Mahmûd (ö. 1002/ 1593-4'ten sonra). Şimdiye kadar kaynaklarda Hazînî'nin hayâtıyla ilgili herhangi bir bilgiye rastlanamamış ise de, onun Cevâhiru'l-ebrâr'da kendisi hakkında verdiği bilgiler azımsanmayacak kadar mühimdir. Bu bilgiler, Cevâhiru'l-ebrâr'ı tanıtan Nihat Azamat ve neşre hazırlayan Cihan Okuyucu tarafından derlendiği için tekrârına gerek görmüyoruz. Hazînî'nin Cevâhiru'l-ebrâr hâricinde birkaç eseri daha vardır. Bunlardan şimdiye kadar pek istifâde eden olmamıştır: a) Menba'u'l-ebhâr fî riyâzi'l-ebrâr: Türkçe olan bu eserin bulabildiğimiz tek nüshası İstanbul'da Süleymaniye Ktp., Şehid Ali Paşa, nr. 1425'te olup 1b-81b varakları arasın-dadır. İstanbul'da h. 995'te yazılan bu nüshada istinsâh kaydı olmadığı için müellif hattı olması dâire-i ihtimâldedir. Eser: Bismillâhirrahmânirrahîm Zât ve sıfât ile azîm ve kadîm Zâtı irür müftetih-i kâinât Fâtih-i ebvâb-ı hümâyûn cihât... şeklinde bir şiirle başlar. Manzûm ve mensûr karışık bir eserdir. Müellifin, akrabâ ziyâreti için Buhârâ'ya gideceğini duyan İstanbul'daki bazı âlim ve sâlih zâtlar, ayrılık elemini teskîn için müelliften Yeseviyye ve Nakşbendiyye tarîkatlarının usûl ve âdâbına dâir bir eser kaleme almasını istemişler, bunun üzerine bu eser yazılmıştır (vr. 7b). Eserde, hicrî 9. asırda yaşamış bir Yesevî şeyhi olan Şeyh Mahmûd Halvetî Zâverânî'nin sülûk risâlesinden zikr-i erre hakkında bazı bilgiler aktarılır (18b-20a). Ayrıca Şeyh Seyyid Ahmed el-Beşîrî'nin meşâyıhın menâkıbına dâir yazdığı eserinden Ahmed Yesevî'nin zikr-i erre hakkındaki bir sözü nakledilir (20a). Kemâleddîn Îkânî, Şeyh Hudaydâd, Ubeydullah Ahrâr, Ahmed Yesevî, Abdülhâlik Gucdüvânî gibi önde gelen Yesevî ve Hâcegân (Nakşî) meşâyıhının bazı menkıbelerine yer veren müellif, bir vesîleyle eserde Mâverâünnehr'den Hicâz'a, oradan da İstanbul'a geldiğini anlatmaktadır (58a-b). b) Huccetü'l-ebrâr: Saîd Nefîsî bu eserin adını Mesnevî-yi Huccetü'l-ebrâr diye kaydeder . Farsça manzûm bir eser olup bir nüshası Paris Millî Küphânesi'ndedir (Bibliotheque Nationale, Pers. A. F. 263, vr. 103b-173b) . İstanbul'da h. 996 senesinde Sultan III. Murâd adına yazılmış olduğunu ve Yesevî meşâyıhından bahsettiğini bildiğimiz bu eseri tedkîk etme imkânı bulamadık. Aynı mecmûa içinde Hazînî'nin, Mevlânâ'nın Mesnevî'sinin başından üç beytin şerhi mâhiyetindeki Teselliyü'l-kulûb adında Farsça bir eseri ile (vr. 2b-84b), iki mersiyesi (vr. 85a-101a) de bulunmaktadır. 3. Muhammed Âlim Sıddîkî Alevî (ö. 1043/1633-4). Daha ziyâde Âlim Şeyh diye bilinen bu zât, h. 972'de Taşkent'te doğmuş, h. 1043 senesinde Semerkand yakınlarındaki Alîâbâd'da vefât etmiştir. Babası Mü'min Şeyh, şeyhi Pirîm Şeyh'tir. Âlim Şeyh, Alîâbâd'daki tekkesinde uzun yıllar halkı irşâd etmiş olan bir Yesevî şeyhidir. Vefâtından sonra yerine halîfelerinden Hâce Abdürreşîd postnişîn olmuştur. Âlim Şeyh'in en meşhur eseri Lemehât'tır. Başka eserlerinin de olduğu anlaşılmaktadır. Halîfelerinden Hâce Fethullâh b. Abdülbâsıt Azîzegî Lemehât'a bazı ilâveler yapmış ve bu Tekmile-i Lemehât'ta Âlim Şeyh'in hayâtı ve menkıbelerini derlemiştir . Müridlerinden biri olan Muhammed Şerîf el-Hüseynî (ö. 1109/1697-8) Huccetü'z-zâkirîn adlı eserinde bu tekmileden istifâdeyle Âlim Şeyh'in menâkıbına yer vermiş, halîfelerinden de bahset-miştir . Ayrıca Hâce Abdurrahîm b. Hâce Abdurrahman Hisârî'nin Tuhfetü'l-ensâb-ı Alevî adlı eserinde de Âlim Şeyh anlatılmaktadır . Lemehât min nefahâti'l-kuds: Müellif bu eseri, Ahmed Yesevî'nin mânevî işâretiyle bir rüyâdan sonra yazmaya başlamış ve Sultan Muhammed Bahâdır Hân'a ithâf etmiştir. Farsça olan eser iki bölümden oluşur: Dibâceden sonraki birinci bölüm, cehrî zikrin câiz olduğuna dâir serdedilen âyet ve hadislerden oluşmaktadır (s. 7-38). İkinci bölümde ise Ahmed Yesevî'den başlamak üzere Yesevî silsilesindeki bazı meşâyıhın ahvâl ve menâkıbı anlatılır (s. 38-464). Ahmed Yesevî'nin anlatıldığı bölümde (s. 38-123) Sûfî Dânişmend'in ve İmâm Hüsâmeddîn Hüseyin Sığnâkî'nin (ö. 711/1311-2) Ahmed Yesevî'nin menâkıbına dâir yazdıkları eserlerden istifâde edilmiştir (s. 38-40, 48). Muhtelif yazma nüshaları bulunan Lemehât , ilk kez Taşkent'te neşredilmiş (1327/1909), ikinci baskısı ise Muhammed Nezîr Rânchâ'nın önsöz ve fihrist ilâveleriyle İslâmâbâd'da yapılmıştır (1406/1986) . Âlim Şeyh'in ayrıca Risâle-i Menâkıb isminde bir eserinin daha olduğu nakledilmektedir .
__________ *Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi