Canımı gücü ve kudretiyle elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, ya iyilikleri emreder ve kötülüklerden nehyedersiniz, ya da Allah kendi katından yakın zamanda üzerinize bir azab gönderir. Sonra Allah’a yalvarıp dua edersiniz fakat duanız kabul edilmez.
(Tirmizî, Sünen, Fiten 9)



EHLI TARIKIZ BİZ

OSMANLILARDA TEKKE VE ZAVİYELERİN ETKİSİ

OSMANLILARDA TEKKE VE ZAVİYELERİN ETKİSİ
 

   Tasavvufî hayat ve düşüncenin, tarikatların müessesesi olarak görülen tekke ve zaviyeler islâm dünyasında dergâh, hangâh, ribat, âsitane gibi değişik isimlerle anıla gelmişlerdir.
Tekkenin mimari yapısı, içinde birçok şeyi barındırırdı. Zaman içinde tekkelerin mimarî yapısında değişme ve gelişme gözlemlenmiştir. Osmanlılarda tam teşekkül etmiş bir mevlevî tekkesinde şu bölümler mevcuttu: Semahâne, türbe, çilehâne, Hücreler-Derviş odaları, selâmlık, Harem, Kiler-Mutfak, Kahvehane ocağı, Kafes, matrab. Şeyhin ailesiyle beraber oturduğu kısım tekkeye bitişik olurdu. Tekkelerin başında bulunan şeyhler çoğu zaman zahirî ilimlerde de söz sahibi kişiler olup ilmi konularda tekkeler de istişare yapılırdı.
   Devamlı olarak tekkede kalan dervişler, aynı zamanda tekkenin iç hizmetlerini de yürütürlerdi. Tekkenin masrafları vakıflar yoluyla karşılanır, dervişler de kazançlarının bir kısmını bağlı bulunduğu dergâha bağışlardı. Tekkeler mescit görevini de görmekteydi. Zikir meclislerinde besteli olarak ilâhîler okunduğu için Osmanlı Medeniyetinin şiir ve mûsikî dünyası tarikatlarla yakından ilişkilidir. Bir başka ifade ile tekkeler, dinî ve içtimaî fonksiyonlarının yanında güzel sanatların da korunma ve gelişmesinde rol oynamışlardır.
   Osmanlı toplumunda kamuoyunu oluşturan müesseselerin başında tekkeleri saymak gerekir. Rumeli ve Avrupa topraklarının İslâmlaşmasında tekkelerin, burada yapılan çalışmaların ve tekke çerçeveli iskan faaliyetlerinin ve izlenilen siyasetin büyük rolü vardır.
   Halk saygı duyduğu ve gönülden bağlandığı insanlardan sadece gönül dünyasının hastalıklarına değil bedenî rahatsızlıklarına da deva olmasını beklemiş, Telkin usûlüyle bazı hastalar iyileştirilmiş ve tekkeler şifahane işlevini yapmıştır. Tekke ve zaviyeler bazen de uzak yollardan gelmiş insanların dinlendiği han, kervansaray gibi müesseseler gibi hizmet vermiştir.
   Toplumdaki dirlik ve düzeni sağlamada da bu kurumların önemli hizmetleri vardır.Fikri, zikri ne olursa olsun herkese kapısını ve gönlünü açan sûfîler bu yolla toplumdaki sevgi ve huzurun yaygınlaşmasını sağlamışlardır.


    - Bu yazı çeşitli kaynaklardan derlenmiştir.
 

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol