Ben Neyim? Nereden Geldim?
Nereye Gidiyorum? Amacı
Ben Neyim? Nereden Geldim? Nereye Gidiyorum? Amacım Ne?
Ben neyim, nasıl yaratıldım, bu toprak dünya üzerine nasıl geldim,
amacım nedir, neden ölüp toprak oluyor, dünyayla bütünleşiyorum.
Sonrasında bana ne olacak? Bu tarz sorular insanların aklına gelmesi
muhtemel ve cavabını bulmakta çok zorlandığımız sorulardır şüphesiz.
Eğer biz bu evrende başıboş bırakılsaydık ve kimse bize yol
göstermeseydi emin olun ki bu soruların cevaplarını bulmak imkansız
olurdu. Ancak Allah-ü Teala bizleri var etmiş ve var ettiğinden beride
başı boş bırakmamıştır.
İnsan topraktan yaratılmıştır. Yani ilk insan Hz. Adem in yaratılışı
Allah-ü Teala tarafından bize bu şekilde bildirilmiştir. Ama Hz. Adem in
ilk yaratıldığı anda bizim şeklimizde olmadığını biliyoruz. Çünkü Hz.
Adem Cennet de ve Cennet için yaratılmıştır. Bizim yerde gördüğümüz
toprak değildir yani kasıt, aslında özünde bütün maddeler birdir. Bizim
gördüğümüz toprak ile Allah-ü Teala nın bahsettiği toprak aynı şeydir
ama biz Hz. Ademin yaratıldığı yani bizim özümüzün yaratıldığı toprağı
göremeyiz, farklı boyutun öz toprağıdır o. Görürsek şaşkınlık içerisinde
kalırız. Bizden daha üst ve güçlü bir boyuttadır. Anlatmak istediğim
topraktan yaratılan bizim özümüzü oluşturan insandır. Üzerimizde bulunan
bu dünyaya göre fiziksel olan beden bu dünyanın fiziksel boyutuna ait
olduğu için dünya toprağından
yaratılmıştır, bütün hayvanlar gibi. Ama insanın özünü oluşturan ruh ve
ya kalb diyebileceğimiz gerçek asıl olan öz bedeni üst boyutta çok daha
güçlü ve güzel öz topraktan yaratılmıştır.
İnsan dünyaya cezalandırılmak için gönderilmiştir. Yani dünya insanın
özü için küçük bir cezaevidir. Aslında insan diyebileceğimiz bizim kalb
yani ruhumuzdur. Üzerimizdeki bu et parçası hayvandan başka bir şey
değildir! Bizler bir hayvanın içerisine hapsedilmiş özünün gözleri
mühürlenmiş birer tutsağız bu dünyada. Neden buradayız? Çünkü Hz. Adem
yaradılışından sonra Cennet de istediği gibi yaşarken Allah-ü Teala’nın
“Bu ağaca dokunma.” dediği ağaca dokunmuş, ondan meyve yemiştir, Kuran-ı
Kerimin bize tasviri ile, yani yaratılışta bulunan nefsine şeytanın
verdiği vesveseye uyarak. Bu meyve Hz. Adem in şu anki bizim vücudumuza
dönüşmesini sağlamıştır diye düşünüyorum en iyisini Allah(C.C) bilir.
Çünkü bu meyve yendikten sonra avret yerleri ortaya çıkmış ve utanma
duyguları oluşmuştur. Buna istinaden Allah (C.C) itaatsizliğinden dolayı
Hz. Adem’i dünyaya göndermiştir. Konu ile alakalı detaylı bilgiyi
Kuran-ı Kerim “A'RÂF SÛRESİ
19-25”’nde bulabilirsiniz. Aslında suçu Hz. Adem a.s de aramak
bizim üzerimize vazife değildir, ve bize göre suçluda olamaz. Çünkü Hz.
Adem bütün insanlığı temsil etmekte olup her birimizin aynı şeyi
yapacağından şüpheniz olmasın Allah (C.C)’ın düzeni bu şekilde olmasını
gerektirmektedir. Üzerimizdeki et parçası değildir insan. İnsan
içimizdeki öz kalbimizdir. Ancak
Allah (C.C)’ın Rahmeti sonsuz olduğu için Hz. Adem in tövbesini kabul
etmiştir. Yani Hz. Adem dünyaya gönderilirken mühürlenen gözlerini
açmayı başarmıştır. Ve bizede bunu başarabileceğimizin mesajını
vermiştir Allah (C.C). Şeytan Allah(C.C) bütün meleklerine Hz. Adem e
secde etmelerini söylediği zaman Şeytan böbürlenerek ateşten
yaratıldığını ve secde etmeyeceğini söylemiştir. Allah-ü Teala dan
Kıyamet Gününe kadar bizi yolumuzdan caydırabilmek için izin istemiştir,
Allah-ü Teala Şeytana izin vermiştir, ancak bu hususa bu makalemizde
değinmeyeceğiz çünkü işin aslında anlaşılması gereken çok detaylıdır.
Anlaşıldığı üzere bu dünyadaki amacımız Allah-ü Teala ya uygun bir kul
olmak onu secde etmek, tesbih etmek yüceltmek, ama hepsi kendi kalb
gözümüzün açılması için. Yoksa Allah-ü Teala nın bizim hiçbir
ibadetimize ihtiyacı yoktur. Yani kendimizi affettirebilmek Allah(C.C)
rahmetinden faydalanabilmek için. Biz dünyada Allah(C.C)’ kul olmak için
varız. Nefs’i terbiye etmek şeytandan uzak durmak ve şeytanın farkında
olabilmek bizim amacımız. Allah (C.C) Resul , Nebi’leri ile bize bu işi
nasıl yapacağımızı uygulamalı olarak anlatmış, Evrenin kanunu olan
Kuran-ı Kerimde bizlere çok güzel yol göstermiş, Resulullah efendimiz
Muhammed Mustafa (S.A.V) vasıtası
ile bizlere çok güzel öğütler vermiş, gerçekle yüz yüze olmamızı
sağlamıştır.
Döndürüleceğimiz yer yine Allah(C.C) ‘ın huzuru. Ahiret ,Cennet,
Cehennem ve sonsuz bir hayat. Cennet’de özümüz ile bulunacağız bu etten
kemikten vücüt kendisi gibi pis olan dünya ile kalacak. Pis dediğimiz
kurtulmak istediğimiz, dünya ve etten kemikten olan bu vücut bile
bizlere, Allah(C.C)’ın hikmetini, büyüklüğünü ve varlığını; bize göre
muhteşemliği ile şüphesiz ve net olarak gösteren birer delildir.
Allah-ü Teala hepimizi dünya pisliklerinden arınmış, kalb gözü açılmış
kullarından olmamızı nasip etsin inşaAllah. |