HALLERLE İLGİLİ BAZI
AÇIKLAMALAR
Muhabbet: Allah
ve Resulullah sevgisini herşeyden üstün tutulan hakkın
ve imanın zevkine varmış demektir.
Allah
ve Resulü iman hükmü ile sevilirken, çoluk çocuk da
fıtratın hükmü ile sevilebilir.
Ruhun muhabbeti, kalbin muhabbeti, nefsin muhabbeti,
aklın muhabbeti gibi muhabbetin değişik saikleri vardır.
Genel
anlamda sevgi emirleri yerine getirmek olarak özel
anlamda: Ruhun Cenab- Hakk'ı yakinen bilmesinden doğan
zat sevgisidir.
Gerçek
manada sevenler, sevdiğine ve sevdiğinin de sevdiğine
ulaşmak gönülle olur.
El-
Ruzbari:" Bütün varlığından sıyrılmadıkça sevginin
sınırına yaklaşamazsın."
Cüneyd:"Muhabbet,
muhibbin, kendi sıfatları yerine mahbub olan Allah' (cc)
ın sıfatlarına bürünmektir.
Şevk:
Seven kişide meydana gelen şevk, şahsi gayreti ile
değildir.
Tevbe
istikrara kavuşunca zühd, muhabbet istikrara kavuşunca
şevk meydana gelir.
Şevk
muhabbetin meyvesidir.
Muhitlerin
dünyada bekledikleri şevk, ölümden sonrası için,
bekledikleri şevkten farklıdır.
Nice
sadık muhibler yaşamaktan zevk alırlar.
Mücahededen
hasıl olan şevk bu'd ve gaybubet halinde hasıl olan
şevkten daha şiddetlidir.
Üns:
Cüneyd:"Üns, heybetin varlığı ile beraber yüksek haya
duygusunun birlikte bulunmasıdır."
Zünnun
"Üns, sevginin sevgilisine karşı iç huzuru duymasıdır."
el-Vasit:"Kainattan
kalben ve manen bütünüyle uzaklaşmayan kimse ünsibillah
haline eremez."
Allah'
(cc) a olan tazım ve heybetin artması ünsün de artması
demektir.
Ünsün
hakikatı"Cenab-ı Hakk'ın azametini öğrenmenin ağırlığı
ile beşeri varlığın bir kenara sürülüp atılması, fetih
meydanlarında ruhun serbestçe yayılmasıdır.
Zati
üns feradan sonra gelir, zat tecellilerinin
mütaalasından sonra hasıl olan beka ve temkin makamın da
meydana gelir.
Nefsi
mutmainnenin hudu ünsten, huşu de heybettendir.
Kurb:
Kulun Rabbisine en yakın hali secde anıdır.
Nefsin
ibadet ve taatla ifa etmesi ile ruhun kurbiyetle olan
nasibi gittikçe artar.
Cüneyd:"Cenab-ı
Hakk, kulların kalbini kendisine ne kadar yakın görürse,
o nisbette onların kalbine yaklaşır."
Sehl:"
Kurbiyet makamlarının en aşağı derecesi hayadır."
Haya:
Haya sahibi, organlarına ve düşüncelerine hakım
olmalıdır. Hz. Osman(ra):"Evde karanlıkta guslederken
bile Allah' (cc) tan utancımdan büzülür de öyle
yıkanırım."
Haya,
Cenab-ı Hakk'ın celal tecellilerinin azameti karşısında
ruhun teslimiyeti ve başını önüne eğmesidir.
Vuslak(İttisal)
Nuri:"İttisal, kalplerin mükaşefe, sırların müşahede
makamına ermesidir."
Vuslak,
kulun, Halık'ından başkasını görmemesi ve içinde
yaratıcıdan başkasına ait bir duygu bulunmamasıdır.
Vasıl,
Allah'ın vuslata erdirdiği kişidir.
Muttasıl
ise, kendi şahsi gayret ve çalışması ile vuslata eren
kişidir.
Vasıl
olan, Allah' (cc) dan alıkoyacak hiçbir şey yoktur.
Zunnur:"Dönen,
gittiği yönden dönmedikçe Hakk'a rücü etmiş sayılmaz.
Her şeyden kesilip O' (cc) na yönelmeyen vuslata eremez.
Vuslak
yolunun basamakları ebedi ahiret hayatında bile asla
katedilemez.
Kabz
Ve Bast: Şeyhler, kabz ve bastın alametlerine işaret
etmişlerdir.
Kabz
ve bastın kendilerine ait muayyen mevsimi vardır.
Bunların vakti, havvasa ait muhabbet makamında bulunan
kimselerde. kabz ve bast hali görülmez. Bu durumda
birinin ancak havf ve recası vardır. Bazen kabz ve bast
haline benzer duygular hisseder ve buna da gerçek kabz
ve bast zanneder. Halbuki öyle değildir, kendisine arz
olan bir sıkıntı halidir, ancak o kabz zanneder. Veya
nefsani bir rahatlama ve tabii bir neş'edir. Fakat o
bunu bast zanneder.
Kişide
nefs-i emmareye aid sıfatlar bulunduğu sürece bu tür
rahatlık ve ferahlık ortaya çıkar.
el-Vasıt:"Cenab-ı
Hakk, sana ait olan şeylerden dolayı seni kabzeder.
Kendisine ait şeylerden de seni bast eder."
Kabz
ve bast nefs-i levvameden kaynaklanır.
Fena
ve beka makamına erdiği zaman kabz ve bast yoktur.
Kabz,
bazen bast konusunda aşırı gitmenin neticesinde vaki
olabilir.
Avama
ait muhabbetin ilk devresinde bulunan kimse, kabz ile
himmi bast ile de neşatı karıştırır bazen, kabz ve basta
benzer haller meydana gelebilir; amma bu nefsin tabii
sıfatlarından değil, mutmainne halinden doğar.
Fena
ve Beka: Fena; bütün hallerden sıyrılmak, hiçbir şeye
karşı haz duymamaktır.
Beka; kulun kendisine ait olan şeylerde fani ve Allah
(cc) için olan şeylerle baki olmasıdır.
Cüneyd:"Fena,
beşeri ve nefsani vasıfların bütünüyle susturulması, tüm
varlığın Cenab-ı Hakk'la meşgul olmasıdır."
Fena,
Allah' (cc) ın emirlerinin kul üzerinde tam bir
hakimiyet kurmasıdır.
Fena,
bazen Cenab-ı Hakk'ın sıfatlarını, bazen de zat
tecellilerini azametini müşahade etmekle meydana gelir.
Beka
makamına erişen kişiye, Hakk, halktan, halk da Hakk'tan
engelleyemez. Fena halinde bulunan kimse ise Hakk ile
halktan perdelenmiştir.
HALLERE
DAİR BAZI TASAVVUFİ ISTILAHLAR
Cem' ve Fark'Tefrika
Cem' asıl, fark ise Fer'idir.
Cem': Sahabinin Allah' (cc) tan başka hiçbir şeyi
müşahade edemediği vuslattır.
Tefrika ise dilediğini açık seçik görmektir.
Cüneyd:"Kurbiyetin vecd ile bulunması cem', kulun
beşeri özellikleri ile kaybolması da tefrikadır.
Cem' ile tevhidin her türlü beşeri sıfatlardan
tecridine, fark ile de şahsi gayretle elde edilene
işaret edilmiştir.
Kul amellerine kesb nazarıyla bakacak ve nefsine bir
şeyler izafe edecek olursa tefrikada, herşeyi Hakk'a
izafe edecek olursa cem'dir.
Tefrika ubudiyyet, cem' ise tevhiddir.
Cem' fena ile tahakkuk ederse "Cem'ul cem" adını
alır.
Hakk'ın fiillerini görmek tefrika, sıfatlarını görmek
cem' zatını görmek de cem'ul cemdir.
Tecelli ve İstikrar: İstikrar, kalbe ait sıfatların
güçlü olması ve kemali sebebiyle nefsani sıfatların
ortadan kalkmasıdır.
Tecelli ise, Cenab-ı Hakk'ın bazen fiilleri, bazen
sıfatları, bazen de zati ile olur.
Tecelli, beşeri perdelerin kaldırılması, Cenab-ı
Hakk'ın zat tecellilerinde, kula göre bir televvun ve
değişikliğin olmamasıdır.
İstikrar ise, beşeri kişiliğinin seninle gaybı
müşahade arasında bir engel olmasıdır. Denilmiştir.
Tecrid ve Tefrid: Tecrid: yaptığı şeylerde kulun
bütün gaye ve garazlardan sıyrılması
Telfid ise; kulun kendisine gelen şeylerde nefsini
görmemesi, Allah' (cc) tan bilmesi
Vecd, Tevaccud, Vucud:
Vecd: Allah' (cc) tan kulun batınına gelen ve ona
ferah veya hüzün kazandıran bir haldir.
Tevaccud: Zikir veya fikirle vecdi elde etmeğe
çalışmaktır.
Vücud: Vecdin vicdan boşluğuna ulaşarak ferahlığının
genişlenmesi ve yayılmasıdır.
Galebe: Vecdin birbiri andından sürekli gelmesidir
Muvamere: Sekr, hal saltanatını kulu istila etmesi
sahu ise, kulun yeniden sözleri ve işlerini düzene
koymaya yönelmesidir.
Kimin üzerinde halin cereyanından bir eser varsa,
onda sekr den bir eser var demektir. Bütün duygular
yerli yerine dönünce de sahu hali meydana gelir.
Mahu ve Isbat:
Mahu: Nefse ve nefsin kaynağına fena nazar ile
bakarak amellerin kalıp ve şekillerini imha etmek.
Isbat; Hakk'ın o kimse için bahşettiği vücud ile
amellerin resimlerini isbat etmek.
İlmel Yakin: Nazar ve delel tariki ile
Aynel yakin: Keşf ve ilham yoluyla
Hakkel yakin: Beşeri vasıflardan sıyrılmanın
gerçekleşmesi ve vuslat isteyen kimsenin bu dereceye
erişmesi ile elde edilir.
İlmel yakin tefrika hali, ayne'l yakin yolun cem'
hali, hakka'l yakin de cem'ul cem halidir.
Vakt:
Vat, kula hakim olan şeydir.
Vakitle, kulun irade ve gayreti dışında üzerine hücum
eden haller kastedilir.
Gaybet-Şühud:
Şühud: Bir an murakebe, bir an da müşahade vasfı ile
birlikte olmaktır.
Murakebe ve müşahede halini kaybedip huzur
dairesinden çıkınca gaybet halindedir. Kulun Hakk'la
eşyadan kaybolması kasdedilir.
Zevk-Şürb-Reyy:
Zevk iman, şurb ilim, reyy de haldir. Zevk bevadih
erbabı, şurb, tevali, levaih ve levami erbabı, reyy de
hal erbabı içindir.
Muhadara: Telvin erbabı
Muşahade: Temkin erbabı
Mükaşefe: Kul telvin ve temkin arasında istikrar
kazanıncaya kadar her ikisinin arasında bulunan kimseler
içindir.
Tevarik-Bevadih-Levami: Bütün bunlarla ifade edilmek
istenen şey, halin başlangıcı ile ilk ondaki
görüntülerdir.
Temkin ve Telvin:
Telvin, erbab-ı kulub içindir. Kalpler değişik
sıfatlara yönelir. Kalp erbabına bu sıfatların sayısınca
telvinler zahirdir.
Temkin erbabı ise; hallerin olumsuz etkilerden
kurtularak kalp perdelerini yırtmış ve ruhları
Cenab-ı Hakk'ın tecellilerinde bir değişme söz konusu
olmadığı için, telvin ortadan kalkmıştır.
Telvin sahibinde, nefsin sıfatları ortaya çıktığı
zaman onda bazı şeyler eksilebilir.
Nefes:
Müntehi, hal kendisinde sağlamca yerleştiği için
nefes sahibidir. Huzur ve gaybet halleri gelip geçici
değildir. Vecd halleri nefesleri ile birlikte istikrar
kazanmıştır.
- Bu yazı
AVARİF-ÜL ME'ARİF (TASAVVUFUN ESASLARI) Sühreverdi
isimli kitaptan derlenmiştir. |