Namazı inkar eden kafir olur. Çünkü kat'i delille
sabittir. Umursamayarak yani tembelliğinden dolayı kasten namazı terk
eden fasık olur. (İbni Abidin, Reddü'l Muhtar, c. 2, s.7).
Farz olduğunu inkar etmemekle birlikte beraber tembellikle
namazı kılmaya uygulanacak dünyevi cezanın ne olacağı mezhepler arasında
mezhepler arasında itilaflıdır.
Hanefîlere Göre; namazı kılmayan fasıktır. Namaz kılıncaya veya
ölünceye kadar hapsedilir ve dövülür.
Mâlikîlere Göre; vaktin sonuna kadar beklenir, bu müddet
zarfında kılarsa serbest bırakılır, kılmazsa ceza olarak (kafir sayarak)
öldürülür.
Şâfiîlere Göre; vaktin sonuna kadar beklenir, sonra tövbeye
davet edilir. Tövbe edip namazını kılarsa, serbest bırakılır. Aksi halde
ceza olarak öldürülür. Öğleyi ve ikindiyi terkten dolayı güneş batıncaya
kadar, akşam ve yatsıyı terkten fecir, sabahı terkten dolayı da güneş
doğuncaya kadar ceza tatbik edilmez. Ancak kendisinden namazı vaktinde
eda etmesini istemek şarttır.
Hanbelîler Göre; namazı tembellik göstererek terk eden kimseyi
devlet başkanı veya naibi namazı kılmaya davet eder. Eğer sonra ki
namazın vakti daralıncaya kadar kılmazsa katli vaciptir. Fakat üç gün
kendisi tövbeye davet edilmedikçe ceza infaz edilmez. Mezheplerin her
birinin görüşlerini dayandırdıkları akli nakli deliller vardır. Ancak
sözü uzatmamak için bu kadarıyla yetindik. (Necati Yeni el, Hüseyin
Kayapınar, Sünen-i Ebû Davud Terceme ve Şerhi c. 2, s. 112)
Kaynak: Osman ERSAN, Gözümün Nûru Namaz, Erkam Yayınları. |