Tadil-i Erkan
Osman Ersan
Tadil-i Erkan; rükûnları düzgün yapmak anlamına gelir. Namazla
ilgili bir terim olarak Tadil-i Erkan; rükûnların hakkını vermek, itminan
halinde bulunmak, hareketten sonra durmak yahut kalkması eğilmesinden
ayrılacak şekilde iki hareket arasında sükunet bulmaktır.
Namazda Tadil-i Erkan; rükûda, rükûdan doğrulmada, secdede iki
secde arasındaki oturuşta söz konusu olur. Mesela rükûdan kıyam doğrulurken
vücut dimdik bir hale gelmeli ve sükunet bulmalı, en az bir kere "Sübhânallahi'l
azîm" (Yüce olan Allah'ı her türlü eksiklikten tenzih ederim) diyecek kadar
ayakta durup sonra secdeye varmalıdır. Her iki secde arasında bu şekilde bir
tespih miktarı durmalıdır. Nitekim Hadîs-i Şerîfte;
"Sizden biri, rükû ve secdelerde belini (tam olarak) doğrultmadıkça
namazı yeterli olmaz" buyurudur (Ebu Davud, Salat, 148 )
Diğer bir Hadîs-i Şerîfte de rükû ve secdelerin tadil-i erkana
uygun olarak yapılması emredilmekte ve şöyle buyurulmaktadır:
"Rükû ve secdeleri yerine getirin, Allah'a yemin olsun, siz secde
ve rükû ettikçe ben arkamda olanları da görüyorum" (Buhari, Eyman, 3).
Tadil-i Erkan İmam-ı Azam ve İmam-ı Muhammed'e göre vaciptir. Bu
iki ayrı görüşten birincisine göre, tadil-i erkan yapılmaksızın kılınan bir
namazı yeniden kılmak (iade etmek) gerekir. İkinci görüşe göre ise, Bu
durumda yalız sehiv secdesi etmek yeterlidir. Fakat böyle bir namazı yeniden
kılmak daha uygundur. Böylece insanlar itilaftan kurtulmuş olur.
Namazdan manevi feyiz ve zevk almak isteyenler, namazda tadil-i
erkana riayet ederler, acele etmekten sakınırlar. Acele etmeyi saygıya ve
edebe aykırı görürler.
Ebu Hüreyre -radıyallahü anh- 'den rivayet edildiğine göre;
Bir adam mescide gelip rükû ve secdelerinde tadil-i erkana riayet
etmeden bir namaz kıldı. Nebi -sallallahü aleyhi ve sellem- de onu
gözetliyordu. Adam namazını bitirip geldi, selam verdi ve Rasulullah
-sallallahü aleyhi ve sellem- :
"Git tekrar kıl, çünkü sen namaz kılmadın." buyurdu.
Adam gidip tekrar kıldı. Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem-
tadil-i erkana riayet edinceye kadar, onu üç defa geri çevirdi.
Rasulullah -sallallahu aleyhi ve sellem- , bu adama sonunda şöyle
demiştir:
"-Namazı kalktığın zaman, güzelce abdest al, sonra kıbleye ve
tekbir al, sonra Kur'an'dan bildiğin sonra kolayına gelen bir yeri oku,
sonra rükû et ve organların yatışıncaya kadar rükûda kal, sonra başını
kaldırarak iyice doğrul! sonra secdeye git ve organların yatışıncaya kadar
secde halinde kal, sonra başını kaldır ve organların yatışıncaya kadar otur!
sonra tekrar secdeye git ve organların yatışıncaya kadar secde hakinde kal,
sonra bütün namazlarda aynen yap." (Müslim, Salat, 45)
Tirmizi'nin rivayetinde şu ifade vardır:
"Bunu yaptığın zaman, namazın tamam olur; eğer bunlardan noksan
yaparsan, namazını da noksan yapmış olursun. " (Tirmizi, Mevakit, 110)
Bir gün Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- Efendimizin yanında
hırsızlıktan söz edildi, Efendimiz sordu;
"-Hırsızlığın hangi çeşidi daha çirkindir?" Sahabeler:
"-Allah ve Resulü daha iyi bilir. " diye cevap verdiler. Bunun
üzerine İki Cihan Güneşi Efendimiz şöyle buyurdu: "-Hırsızların en kötüsü
namazdan çalandır. Yani rükûunu, secdesini, hûşu ve kıraatini tam yapmayarak
çalandır. "
"Bu hırsızın eli kesilir mi? " dediler.
Efendimizin -sallallahu aleyhi ve sellem- de:
"-Bilakis kesilir." Buyurdular, orada hazır bulunanlar güldüler. (Darimi,
Salat, 78)
Hazret-i Peygamber -sallallahu aleyhi ve sellem- , namaz kılan
fakat kıyam rükû ve celsesinin ahkamını yerine getirmeyen birini gördüğünde
şöyle buyurmuştu:
"-Eğer bu hal üzere ölürsen, kıyamet gününde sana Ümmet-i Muhammed
demezler."
Rükû ve secdeleri düzgün yapılmayan namaza Allah değer vermez.
Nitekim Fahr-i Kainat -sallallahu aleyhi ve sellem- efendimiz bir hadis-i
şerifte şöyle buyuruyor:
"-Altmış sene namaz kıldığı halde bir tanesi kabul olmaz. Çünkü
güzel rükû etse de, secdesini güzel etmez. Secdesi düzgün olsa, Rükûu düzgün
olmaz."
Zeyd Bin Vehb anlatıyor:
Huzeyfe -radıyallahu anh-namaz kılarken Sücut ve rükûunu yerine
getirmeyen bir kimseyi gördü ve onu çağırıp:
" -Ne vakitten beri bu şekilde namaz kılarsın?" dedi. O kimse de:
" -Kırk senedir" dedi. Huzeyfe -radıyallahu anh- Buyurdu ki:
"-Öyleyse sen kırk senedir namaz kılmadın, eğer vefat edersen
Muhammed Rasulullah sünneti üzere ölmezsin " (Buhari, Ezan, 119)
Müslüman tadil-i erkana riayet etmeli, namazını acele etmeden ağır
ağır, Ruhuna sindirerek, huzur sükun ve hûşu içinde kılmaya çalışmalıdır.