Mevlana'dan beş vakte beş yazı
Mevlana Celaleddin Rumi
Sabah Namazı;
Vakit seher? Zamanın rahmine sabahın nutfesi düştü az önce. Gün doğuyor yine
ve yeniden.
Şimdi hatırla ki, sen de bir zamanlar yokluğun karanlığında
yitiktin. Kimsenin adını bilmediği, hatırını saymadığı bir yetimdin. Hatırla
ki, Rab bin seni yokluğun gecesinden varlık ufkuna eriştirdi. Unutulmuşluğun
gecesinde bırakmadı seni. Rab bin seni sahipsiz de bırakmadı.
Şimdi seher vakti. Sıyrıl gafletin gecesinden. Sehere aç gözlerini.
Rab bine aç kalbini. Uyan. Uyan ve an seni hiç unutmayan Rabbin'i. Herkes
unutsa bile seni unutmayan Rab bini herkesin O'nu unuttuğu anda an! Kalk!
Kalk ve miracına eşlik et En Sevgilinin [asm].
Şimdi sabah namazı vakti...
Öğle Namazı;
Vakit öğle... Güneş göğün en yüksek noktasında. Tıpkı gençliğin gibi. Şimdi
gün de bir delikanlı. Heyecanlı ve telaşlı... Sanki hiç bitmeyecekmiş gibi,
hiç akşam olmayacakmış gibi... Oysa güneş şimdi batmaya başladı. Zirveye
erişen herkes gibi o da alçalmaya başladı. Akşama akıyor ışıklar artık. Bil
ki gün akşamlıdır; bil ki yazın sonu hazandır.
Vakit öğle... O kadar gürültü var ki ortalıkta. Kalbinin sesini
duyamıyorsun bile. Ruhunun sonsuza uzanan emellerine kör olmak üzeresin.
Telaşların arasından sıyrıl, yer ayır ruhuna. Kalbini sonsuzluğa bitiştir.
Alnını secdeye değdir.
Şimdi öğle namazı vakti.
İkindi Namazı;
Vakit ikindi. Gün ihtiyarladı. Güneş solgun rengini bırakıyor güller üstüne.
Hüzün renkli bulutlar sardı göğü. Güneşin saltanatı bitmek üzere. Zevale
akıyor ışıklar.
Hatırla ki, sen de bir ömrün ikindisine yürüyorsun. Tenin soluyor.
Gözlerinin feri çekiliyor. Öbür kıyısındasın artık nehrin. Güz yaprakları
gibi. Hem dalındasın hayatın hem de düşmeye hazırsın.
Rüzgârı bekliyor gibisin. İnceldiğin yerden kopmaya hazırsın. Hoyrat bir
rüzgâr artık zaman.
Şimdi ikindi vakti. Secdeye koy alnını. Zamanın Sahibini selâmla. O'na
konuş, O'nunla konuş; dualarını fısılda. Sonsuzluğa tutun hece, hece.
Şimdi ikindi namazı vakti.
Akşam Namazı;
Vakit akşam. Gün ölmek üzere. Güneş ışıklarını topluyor eşyanın üzerinden.
Kızılca kıyameti kopuyor dünyanın. Kara kefenini giyiniyor gün. Gülün rengi
soluyor, eşyanın cezbesi yitiveriyor.
Hatırla ki, senin de akşamın olacak bir gün. Ömrünün ışıkları solacak.
Hayatının perdesi çekilecek. Dudaklarında donacak gülüşün güneşi. Zaman
uçurumun olacak; gelen günün güneşi sana doğmayacak.
Şimdi akşam. Herkesin senden uzaklaşacağı ölüm anını hatırla ki, sen de
şimdi herkesten ve her şeyden uzaklaşıp Rab bine yanaşasın. Seni sen yokken
de bilen Rab bin, sen öldükten sonra da bilecek elbet.
Herkesin unuttuğu yerde seni bir O hatırlayacak. Hatırını yalnız O
bilecek.Sen de O'nu an şimdi.
Şimdi akşam namazı vakti.
Yatsı Namazı;
Vakit Yatsı. Gün çoktan öldü. Güneş ışıklarını topladı. Gece
hükmediyor âleme. Güneşin saltanatı bitti. Işıklar tükendi ufuklarda.
Renkler ellerini çekti eşyadan. Gül soldu, gün soldu. Göğe yöneldi gözler.
Hatırla ki, Sen de unutuşun kara gecesine yuvarlanacaksın. Bir adın kalacak
geriye. Bir mezar taşın hatırlayacak belki Seni. Belki o da unutacak.
Düşün ki, unutuşun koyu karanlığı çökmüş üzerine. Yokluğuna çoktan
alışılmış. Unutuluşun hepten kanıksanmış. Kimsenin özlediği bile değilsin
artık.
Hatırla bunları. Hatırla ki, çoklarının Seni unuttuğu bu gece,
herkesi unutup Sen de O'nu hatırla. Çoklarının ışıklara kanıp sahte
renklerin kuyularına daldığı bu gece, Rab bini an, Rabbine kan, Rabbine
uyan.
Evet, işte Şimdi yatsı namazı vakti...