Canımı gücü ve kudretiyle elinde tutan Allah’a yemin ederim ki, ya iyilikleri emreder ve kötülüklerden nehyedersiniz, ya da Allah kendi katından yakın zamanda üzerinize bir azab gönderir. Sonra Allah’a yalvarıp dua edersiniz fakat duanız kabul edilmez.
(Tirmizî, Sünen, Fiten 9)



EHLI TARIKIZ BİZ

TÜRK EDEBİYATINDA HÛ ŞİİRLERİ

Yeni Sayfa 1

TÜRK EDEBİYATINDA HÛ ŞİİRLERİ

- Cemâl Kurnaz-Mustafa Tatcı

 

   Ortaya bir edebî eser koyan şair veya yazarın malzemesi dil ile birlikte içinde yaşadığı kültürdür. Bu sebeple edebiyat veya edebî eserin önemli bir özelliği, temsil ettiği milletin değerlerinin, kültür unsurlarının aynası olmayı gerekli kılar. Edebî eser, bu yönüyle üretildiği toplumun kültürünü gösteren bir belgedir.
   
Kültür unsurları, edebî eserlere, ya da daha geniş bir ifadeyle sanat eserlerine değişik oranlarda yansır. Edebî eserlerimize baktığımız zaman meselâ, su, ayna, şem', pervane, gül, bülbül gibi motiflerin çok fazla miktarda kullanıldığı, bunlar etrafında asırlar boyu işlene işlene çeşitli mazmunların meydana geldiği görülür. Özellikle dinî-tasavvufî ağırlıklı edebî eserlerimizde çok fazla kullanılan motiflerden biri "Hû"dur.
   Sanat eserlerine malzeme olan bu tür motiflerin incelenmesi, örneklerle ortaya konulması kültürümüzün zenginliğini göstermesi, dil ile kültür arasındaki ilişkiyi açıklaması bakımından son derece önemlidir.
   Bugüne kadar etraflı bir şekilde araştırılmamış olan "Hû" motifi, Cemâl Kurnaz ve Mustafa Tatcı tarafından yapılan bir incelemeyle Türk Edebiyatında Hû Şiirleri adıyla kitaplaştırılmıştı. Şimdi ise kitabın ilâveli ikinci baskısı gerçekleştirildi.
   Kitap iki bölümden oluşuyor. "Türk Kültür ve Edebiyatında Hû" ana başlığını taşıyan ilk bölümde, Hû'nun ne anlama geldiği çeşitli mutasavvıfların görüşleriyle birlikte izah ediliyor; tasavvuf düşüncesindeki yeri ve önemi üzerinde duruluyor. Hû motifinin kıyafet, zikir ve devran gibi tekke kültüründe; hat sanatı, mezar taşları gibi plâstik sanatlarda; deyim ve atasözleri ile edebî eserlerde nasıl kullanıldığı örneklendiriliyor. Mutasavvıfların Hû ile ilgili görüşleri aktarılıyor. Kitapta, Hû'nun yalnızca edebî eserlere özgü bir motif olmadığı ifade edilerek şöyle deniliyor:
   "Türk-İslâm kültürü, tevhid fikrini esas alan bir zeminde gelişmiştir. Bu fikrî temel, edebiyat ve musikîden hat ve mimâriye kadar hemen her sanat alanında kendini gösterir.
   Edebî eserlerimizin pek çoğu, İlâhî birliği anlamak için yazılmış âşıkâne eserlerdir. En seçkin bestelerimizde, biricik sevgiliye kavuşamamanın ızdırabını terennüm eden nağmeler vardır. Yûnus'un ilâhîleriyle gıdalanan âşık gönlü, merâmını bir sokak çeşmesine verdiği şekille de anlatır. Özenle yapılmış çift oluklu bir mahalle çeşmesi, iki gözü iki çeşme bir âşıka benzer. Selsebilde su Hû'ya, Hû suya dönüşür. O'ndan gelip O'na gidenlerin sesleri Hû olur taşa toprağa siner. Mütevazî mescitlerden devâsâ câmi mimarisine ulaşan Müslüman Türk dehâsı, her yaptığı câminin şeklinde, ilâhî isimleri kendisinde toplayan bir kâmil insan modeli resmeder."
   Kitabın "Hû Şiirleri" başlığını taşıyan ikinci bölümü, Hû motifini esas alan, bu kelimenin redif olarak kullanıldığı şiirlerden oluşan bir antoloji. Bu bölümde Ahmed Yesevî'den başlayarak Bekir Sıtkı Erdoğan'a kadar uzanan şairlerin "Hû" redifli şiirleri, kronolojik sıra içerisinde verilmiş. Böylece Hû motifinin tarih içerisindeki gelişimi gösterilmiş.
   Kitapta "Hû"nun "Bu da geçer yâ Hû", "Edeb yâ Hû", "Hoş gör yâ Hû" gibi çeşitli kompozisyonlarından oluşan hat sanatındaki örneklerine de yer veriliyor. Seçilen şiir örnekleri edebî zevke hitap ettiği gibi, hat örnekleri de göze hitap ediyor.
   Antolojide yer alan örneklerde geçen bazı kavramların okuyucu tarafından daha iyi anlaşılması için, kitabın sonuna bir sözlük eklendiği gibi, ayrıca bir de kavramlar dizini ilâve edilmiş.
   Sonuç olarak bu çalışmada harflerle ilgili motiflerden yalnızca biri olan "Hû"nun çeşitli sanatlardaki yeri ve kullanımı örneklerle anlatılmıştır. Ortaya konulan bu kapsamlı antoloji, "Hû" motifinin edebiyatımızda ne kadar yaygın olduğunu, yüzyıllar boyunca edebî eserlerde çeşitli benzetmelerle birlikte sürekli kullanıldığını örneklerle göstermiştir. Bu tür motif tespit ve incelemeleri yapıldıkça, edebî eserlerdeki motiflerin arka plânına ulaşılacak ve edebî eserlerimiz daha iyi anlaşılabilecektir. Eser bu yönüyle benzeri çalışmalar için bir kaynak özelliği taşımaktadır.
   Yazımızı, kitaptan seçtiğimiz aşağıdaki örnekle bitirelim:
________________________________________

   Hakk'a âşık olan cânlar
   Hû demesin yâ ne desin
   Görüp cemâlini anlar
   Hû demesin yâ ne desin

   Sıdk ile meydâna gelen
   Nefs ile Rabbini bilen
   Aşk ile mestâne olan
   Hû demesin yâ ne desin

   Mahrem olan ol yâr ile
   Hemdem olan dildâr ile
   Dîdâra karşı zâr ile
   Hû demesin yâ ne desin

   Bülbül olup nâlân eden
   Dosta karşı cevlân eden
   Hak zâtını seyrân eden
   Hû demesin yâ ne desin

   Nüzûlî der yana yana
   Mey nûş eden kana kana
   Hak aşkıyla döne döne
   Hû demesin yâ ne desin
   
    Halil ÇELTİK*
________________________________________
   * Arş. Gör., Gazi Ü. Gazi Eğt. Fakültesi
 

 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol